Page 17 - HaymanaMemDergiS3
P. 17

Nitekim eserin daha adından şairin bu niyetini
             sezmek mümkündür: Vesîletü’n-Necât… Kurtuluş
             vesilesi. Neden kurtuluş? İçine düşülen fetretten
             kurtuluş! Ona göre fetret, Hz. Peygamber’in manevi
             şahsiyetine, Kur’an, Sünnet ve dinine bağlanmakla
             aşılacaktır. Bu bakımdan Vesîletü’n-Necât,
             müminlerin Hz. Peygamber’e olan bağlılıklarını (biat)
             yenileyen ve kuvvetlendiren bir metindir. Burada
             üzerinde durulan Hakîkat-i Muhammedî ve Nûr-ı
             Muhammedî meselesinin temel saiki, varlığın
             merkezine Hz. Peygamber’i koyarak bir varlık
             anlayışına ve bir dünya tasavvuruna ulaşmaktır.
             Süleyman Çelebi bu derin felsefi mülahazayı sehl-i
             mümteni üslûbuyla yeniden dile getiren bir
             mütefekkirdir.


             Ger  Muhammed  gelmese  sen  şunı  bil
             Ne  kulak  işidüben  söylerdi  dil


             Ger  Muhammed ’den  şefâat  olmasa
             Deng -i  küfrün  zulmetini  kim  basa


             Ol  Muhammed ’den  açıldı  dînümüz
             İslam  içre  dîn  ile  îmânumuz


              Nasıl da sesleniyor? O acıyı, o fetreti yaşayan
             insana… İnsanı kendi benliğiyle kavrıyor, kendi
             organlarını, kendi bedenini düşünmesini salık      Süleyman Çelebi ve eserinden günümüz yazar ve
             veriyor ve diyor ki: Eğer Hz. Muhammed gelmeseydi,  şairlerinin de övgüyle söz ettiğini görüyoruz. Buna
             ne kulağın işitirdi, ne de dilin söylerdi. İşitmemizin  en güzel örneklerden biri Milli Şairimiz Mehmet Akif
             de söylememizin de kaynağı, Hz. Muhammed’dir. Bu   Ersoy’un, Süleyman Çelebi için söylediği “Yetişilmez
             kargaşaya, kafa karışıklığına hacet yok; bizim bir  ki: Süleyman Dede yükseklerde” sözü milli şairimizin
             birimizle alaka kurmamız, konuşup, dinlememiz,     Süleyman Çelebi’ye gösterdiği hürmeti ve onu layık
             anlaşmamız, diyaloğa geçmemiz ve böylece huzurlu   bulduğu mertebeyi ortaya koymaktadır. Ayrıca Ziya
             bir toplum kurmamızın esaslarını bize öğreten el-  Paşa’nın Harabat Mukaddimesi’ndeki;
             Muallim olan Hz. Peygamber’dir. Şu hâlde, hangi    Dört yüz seneden beri efadıl
             kurtarıcıyı arıyorsun? Küfrün zulmetini giderecek  Bir söz demedi ana mümasil
             yegâne iksir, Hz. Peygamber’in şefaatidir. Sana     Dizeleri ortaya konulan bütün edebi metinlere
             düşen de onun yolunda olmaktır.”                   rağmen Süleyman Çelebi’nin Vesiletü’n Necat’ının
              Süleyman Çelebi, içinde yaşadığı dönemi siyasi ve  bir benzerinin dört yüz yıl boyunca ortaya
             sosyal yönüyle tahlil eden ve bu tahlillerini şiiriyle  konulamadığını ifade etmektedir. Günümüze gelene
             güzel bir biçimde birleştiren bir düşünürdür.      kadar altı yüz yıllık süreçte de bu eserin bir benzeri
             Anlaşılacağı üzere döneminde yaşanan sosyolojik    ortaya konulamamıştır. Ayrıca Vesiletü’n Necat;
             olayları Vesîletü’n-Necât adlı eserinde toplamış ve  Rumcadan Gürcü diline, İngilizceden Almancaya,
             yaşanan sıkıntıların peygambere duyulan sevgi ile  Arapçadan Boşnakçaya kadar birçok dile çevrilmiş,
             onun şefaatiyle aşılacağını eserinde anlatmıştır.  incelemesi yapılmış ve okunmuştur.
             Toplumun yeniden yapılandırılması açısından farklı   Tüm bu sebeplerdendir ki Süleyman Çelebi,
             dini akımların ortaya çıktığı dönemde bu eser      vefatının 600. yıl dönümünde UNESCO tarafından
             gerçekten de toplumsa bakış açısıyla gerçekten de  önemli bir kültürel değer olarak görülmüş ve
             adı gibi bir “Kurtuluş Vesilesi”dir. Her ne kadar başka  ülkemizin önerisi üzerine Azerbaycan, Bosna
             Mevlid’ler yazılsa da Vesîletü’n-Necât’ın düzeyine  Hersek, Gürcistan, Kuzey Makedonya, Romanya ve
             erişememiştir. Ayıca bu eser ilk Türkçe Mevlid olma  Ukrayna’nın da desteğiyle “UNESCO Anma ve
             niteliğini de taşımaktadır.                        Kutlama Yıl Dönümleri Programı”na dâhil edilmiştir.



                                                                                           KÜLTÜR VE SANAT | 15
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22